Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Samsun, Marmara Denizi ve Kuzey Ege kıyılarında görülen müsilaj tehdidinin Karadeniz için de risk oluşturduğunu belirterek, deniz ekosisteminin korunması için acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin önemli balıkçılık bölgelerinden biri olan Karadeniz’de hamsi ve palamut başta olmak üzere pek çok türün varlığını sürdürebilmesi için ekosistem üzerindeki baskının azaltılması gerektiğine dikkat çeken Samsun, konunun Ankara’da yapılan Bilimsel ve Teknik Tavsiye Kurulu toplantısında detaylı olarak ele alındığını ifade etti.
"DENİZLERİ EVİMİZ GİBİ TEMİZ TUTMALIYIZ"
Denizdeki biyolojik üretimin ilk basamağı olan fitoplanktonların aşırı çoğalmasıyla ortaya çıkan ve deniz suyuna yapışkan, sümüksü bir madde salgılayan müsilajın, yalnızca deniz ekosistemini değil, ekonomik faaliyetleri de olumsuz etkilediğini belirten Samsun, şu uyarılarda bulundu:
"Denizlerimizin temiz ve üretken kalmasını sağlamak için ilk yapmamız gereken şey, evimizi nasıl temiz tutuyorsak su ortamlarımızı da aynı şekilde korumaktır. Denizleri kirletmek, doğrudan ekosistemi ve geçimini denizden sağlayan insanları tehdit eden bir durumdur."
Özellikle belediyelerin müsilaj konusunda hassasiyet göstermesi gerektiğinin altını çizen Samsun, katı atıkların, evsel ve endüstriyel atık suların denizlere deşarj edilmesinin müsilaj oluşumunu tetikleyen en büyük etkenlerden biri olduğunu söyledi.
MÜSİLAJ, DENİZ CANLILARINI VE BALIKÇILIĞI TEHDİT EDİYOR
Müsilajın yalnızca su kalitesini değil, deniz canlılarının üreme, gelişme ve göç döngülerini de olumsuz etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Samsun, deniz ekosisteminde geri dönüşü zor değişimlerin yaşanabileceğini belirtti.
"Doğal denge, binlerce yıllık bir süreç içinde oluşmuştur. Ancak deniz ekosistemi bozulduğunda besin zincirindeki mikroorganizmalardan büyük balıklara kadar tüm canlılar bu durumdan etkileniyor. Üreme, büyüme ve göç döngüleri değişiyor, bu da ekosistem dengesini bozuyor."
Samsun, müsilajın balıkçılığı da doğrudan tehdit ettiğini belirterek, özellikle gırgır teknelerinin avlanma faaliyetlerini zorlaştırdığını dile getirdi.
"Balıkçılar ağlarını denize attığında, müsilaj gözleri tıkıyor ve ağın ağırlığını iki katına çıkarıyor. Bu durum sadece avlanmayı değil, sürdürülebilir balıkçılığı da sekteye uğratıyor. Tekrar ağ atmak mümkün olmuyor çünkü müsilaj nedeniyle ağlar işlevsiz hale geliyor."
"ÖNLEMLER GECİKİRSE EKOSİSTEM GERİ DÖNÜLEMEZ NOKTAYA GELEBİLİR"
Müsilajın etkilerinin yalnızca deniz yüzeyiyle sınırlı olmadığını, deniz tabanına çökerek deniz yaşamını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayan Samsun, bu tehdidin önüne geçmek için yerel yönetimlerin ilgili kanun ve yönetmeliklere titizlikle uyması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin su kaynaklarını koruma bilincini güçlendirmesi ve deniz ekosistemine yönelik bilinçlendirme çalışmalarını artırması gerektiğini ifade eden Samsun, "Denizlerimizi korumazsak, yalnızca ekosistem değil, denizden geçimini sağlayan milyonlarca insan da olumsuz etkilenecek" diyerek çağrıda bulundu.